top of page
mahkeme
Yazarın fotoğrafıAv. Nuri BAĞLARS

Uygulamada Türk Hukuku, Türk Hukuku hakkında tüm vatandaşların bilmesi gereken bazı hususlar:

Güncelleme tarihi: 19 Tem

Bu yazıda Türk hukukunun uygulamada ne şekilde işlediğini, işleyiş biçimine şekil veren sebepleri ve herkesin hukuka erişim sağlayabilmesi için gereken temel bilgileri sunmaya çalışacağım.



Türk hukuk sistemi, Kara(Kıta) avrupası hukuk sistemine dahil bir hukuk sistemdir. Kıta avrupası hukuk sistemi Roma hukuk sistemi temeli üzerinde oluşarak günümüze kadar gelişmeye devam eden ve gelişecek olan avrupanın ve dünyanın en yaygın hukuk sistemidir. Bu hukuk sisteminin en önemli ayırt edici iki özelliklerinden iki tanesi yazılı kurallara dayalı olması, Kamu hukuku özel hukuk ayrımı olmasıdır.

Kıta avrupası hukuk sisteminin yazılı kurallara dayalı olması yasal düzenlemelerin yasa koyucular tarafından bir konuda uyuşmazlık çıkmadan önce konulduğu, hakimin ise bu yasa koyucuların koymuş olduğu kurallara bağlı olarak karar verdiği anlamına gelmektedir. Bu cümlenin daha da somutlaşabilmesi için yaygın olan bir diğer hukuk sisteminden yani Anglo-Sakson hukuk Sistemi (Common Law Sistemi) diğer adıyla Gelenek Hukuku sisteminden kısaca bahsetmek gerekmektedir. Anglo Sakson Hukuk sistemi yargıçların o an önüne gelen uyuşmazlığı kendi vicdani kanaatine ve özellikle o toplumun örf ve adetine göre karara bağlayarak bu kararlardan oluşmuş kuralların derlenmiş halinden meydana gelmektedir. Görüleceği üzere Anglo Sakson hukuk sisteminde kurallar yargıçlar tarafından toplumun örf ve adetleri dikkate alınarak yaratılmaktadır. Bu açıklamaların yanında belirtilmesi gereken bir diğer önemli konu ise yazılı veya yazılı olmama tanımı hukukun oluşma aşamaları ile alakalıdır. Şu an her iki hukuk sistemine dahil olan ülkelerde hukuk kuralları yazılıdır. Hukuk kurallarının yazılı olması Kanunilik ilkesinin zorunlu unsurlarıdır. (Kanunilik ilkesi: Kanunda suç olarak sayılmayan bir fiilden dolayı bir kimseye ceza verilemez)

Kamu hukuku Özel hukuk ayrımı; devlet ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalına Kamu Hukuku, kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalına Özel Hukuk denir. Bir ülkede İdare mahkemeleri, Vergi mahkemeleri ve özellikle Danıştay'ın var olması o ülkede kamu hukuku özel hukuk ayrımının var olduğuna işarettir. İngiltere ve ABD gibi Anglo Sakson hukuk sistemini kullanan ülkelerde hukuk aleminde devlet-şahıs ayrımı bulunmadığından dolayı kamu hukuku özel hukuk ayrımı bulunmamaktadır. Ancak kıta avrupası hukuk sisteminde devletin üstün yetkileri bulunduğundan dolayı kamu hukuku özel hukuk ayrımı vardır.


Uygulamada Türk Hukuku: 2709 sayılı Anayasa'nın Hak Arama hürriyeti başlıklı 36. maddesi: Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.


Anayasamızın 36. maddesinden de görüleceği üzere herkes usulüne göre hak arama hürriyetine sahiptir. Ancak hak arama hürriyeti kapsamında hukuki destek almadan mahkemeye başvurmak isteyen vatandaşlarımız, ülkemiz hukuk sistemindeki sıkı şekil kuralları sebebiyle aradıkları haklarından kat be kat fazlasını kaybederek artık mahkeme sürecinin bitmesini bekleyecek hale gelmektedirler. En nihayetinde mahkeme süreci sona erdiğinde vatandaş, adalete ve hukuk sistemine olan inancı zedelenmiş halde umutsuzluğa düşmektedir. İşte bu vatandaşımızın hayal kırıklığına uğramasının bazı olası sebeplerini sıralamaya çalıştım.


Ceza hukuku: Kişiye karşı işlenen bazı suçlar şikayete bağlı olup kolluk görevlileri re'sen işlem yapamazlar. Kişiler basit yaralama gibi şikayete bağlı suçlarda kendilerine karşı suç işleyen kişinin ceza almasını istiyor ise suç fiilinin meydana geldiği tarihten itibaren 6 ay içinde yazılı, görüntülü veya tanık delilleri ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunmalı. Unutulmamalıdır ki delil olmadan bir kişiye karşı suç duyurusunda bulunmanın hiç bir anlamı yoktur. Yeterli delil olmadan suç duyurusunda bulunulması halinde şikayete bağlı suçlarda şikayet edilen kişinin beraat etmesi halinde karşı vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bu durumda hem size karşı suç işlenmiş oldu hem de paranızdan oldunuz. delillerinizin yeterli olup olmadığını ve mahkeme aşamalarını bilmiyorsanız bir avukattan destek almak en kazançlı yoludur adalet arayışının.

Ceza yargılamalarında bazı karar verme yöntemlerine de değinmekte fayda vardır.

Basit yargılama usulu; bu usulde Hakaret, basit yaralama, taksirle yaralama gibi basit suça basit yargılama mantığı ile yaklaşılabilir. bu yargılamada duruşma yapılmaksızın karar verilir. Karar verilmeden önce sanığa( Suçu işlediği iddia edilen kişinin mahkemedeki adıdır.) yazılı savunma vermesi için 15 günlük süre verilir. Sanığın bu süre içerisinde savunma vermesi kendisinin yararınadır. Savunma verildikten sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın sanık hakkında hüküm kurulur. Bu yargılama usulünün en önemli avantajı ise genel hükümlere göre verilecek cezadan 1/4 oranında indirim yapılmasıdır. Yargılama sonucunda verilen karara itiraz edilebilir. İtiraz üzerine mahkemece genel usule göre duruşmalı olarak yargılama yapılır. genel usule göre yargılamada beraat kararı verilebileceği gibi daha önce verilen cezanın indirimsiz hali veya daha ağır bir ceza verilebilir.

Genel usullerle yargılama; bu usül klasik ceza yargılaması usulüdür. Savcılık tarafından soruşturma işlemleri tamamlandıktan sonra dava açma şartlarının oluştuğu kanısına varıldığında mahkemeye İddianame sunulur. İddianame savcılığın dosyada ismi geçen kişileri cezalandırma talebini ve sebebini içerir. İddianamenin kabulü ile ceza davası açılmış olur. ceza davalarında, hukuk davalarından farklı olarak taraflarca getirilme ilkesi bulunmadığından dolayı mahkeme sanığın lehine veya aleyhine olabilecek tüm delilleri toplamak zorundadır. Günümüz koşullarında yoğunluk sebebiyle mahkemeler delil toplamakta yetersiz kalabilmektedir. Dolayısı ile tarafların toplanmasını istedikleri delilleri mahkemeden talep etmesi önem arz etmektedir. Tüm deliller toplandıktan sonra mahkeme sanığın son savunmasınıda alarak hüküm kurar. Mahkemenin ceza içeren hükümlerine karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurmak mümkün iken bazı ceza içermeyen kararlarına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuru imkanı bulunmamaktadır. Ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurma süresi gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta olup bu sürenin kaçırılmaması hayati önem taşımaktadır.


İcra Hukuku : İmzaladığınız senedin size karşı sorun çıkarmama ihtimali bir hayli düşüktür. Senetler hakkında yeterli bilginiz yok ise güler yüz ve samimiyetle önünüze sunulan her ne ad altında olursa olsun hiç bir senedi imzalamamanız gerekmektedir. Senedin işleme konulması halinde ise bir avukat kadar hukuk bilmiyorsanız tek başınıza itiraz etmeye çalışmayınız. aksi takdirde senet bedelinden çok daha fazlasını ödemek zorunda kalabilirsiniz. Aleyhinize başlatılan icra takiplerinde itiraz süreleri tebligattan itibaren 5 gün veya 7 gün olabilir. Bu süreleri kaçırmamanız için sistemde kayıtlı adresinizde ikamet etmelisiniz. Adreste olmadığınız bir zamanda tebligat yapılmaya çalışıldığında yalnızca kapınıza tebligatın muhtara bırakıldığına dair haber kağıdı bırakılır. Bu haber kağıdının ciddiye alınması gerekir. Size yapılan tebligat üzerine icra takibine itiraz etmeniz gerektiğini düşünüyorsanız hukuki destek almanız gerekmektedir. Nitekim usulsüz itiraz sonucu çok ağır ücretler ödemek zorunda kalabilirsiniz.


Hukuk Davaları : Hukuk davaları ceza davaları dışında kalan, kişiler arasında olabilecek neredeyse tüm davaları kapsar. Hukuk davalarında vatandaşın bilmesi gereken çok sayıda husus var ise de yalnızca bir kaç tanesinden bahsedebileceğim.

Hukuk davalarında Taraflarca getirilme ilkesi geçerlidir. Taraflarca getirilme ilkesine göre Hakim yalnızca tarafların sunduğu delillere dayanarak davayı karara bağlayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus delillerin davanın her aşamasında sunulamamasıdır. deliller dava açılırken dava dilekçesinde, davaya cevap verilirken cevap dilekçesinde açıkça belirtilmelidir. dava açıldıktan sonra hakimin vereceği genelde 2 haftalık süre içerisinde dava veya cevap dilekçesinde belirtilen delilerin mahkeme dosyasına sunulması gerekmektedir. Dava veya cevap dilekçesinde belirtilmeyen delillerin dosyaya sunulması ancak karşı tarafın rızasına bağlıdır. Süresinde delillerin sunulmaması halinde hakim haklı olduğunuza inansa dahi sizin aleyhinize karar verebilir.

Davayı açan kişi davacı, kendisine karşı dava açılan kişi ise davalı olarak nitelendirilir. Davacının her duruşmaya katılma mecburiyeti vardır. aksi takdirde dosya düşer. Bu durumun parasal sonuçları olacaktır. Davalının her duruşmaya katılma mecburiyeti olmasa da davacının yapacağı olası hamlelere karşı koyabilmesi için duruşmalara katılması gerekmektedir.

Kanun yollarına(İstinaf, temyiz) başvuru : İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvurma şartları kanunda açıkça yazılmış olup her koşulda bu yollara gidilmesi mümkün değildir. İstinaf kanun yoluna başvurma sınırı her yıl yenilenmekte olup 2024 yılı için yaklaşık 66.000 TL'dir. Konusu para alacağı olan davalarda bu sınırın altında kalınması halinde istinaf ve dolayısı ile temyiz kanun yoluna gidilemez. Temyiz kanun yolunda ise temyiz sınırı yaklaşık 378.000 TL'dir. Her ne kadar istinaf ve temyiz kanun yolu için parasal sınır konulmuş ise de konusu para olmayan davalarda bu sınırlardan bahsetmek mümkün değildir. Kanun yollarına başvuru halinde dava süreci öngörülemez bir şekilde uzamaktadır. Dosya İstinaf aşamasıda yaklaşık 6 ay ile 3 yıl arasında kalabilmektedir. İstinaf aşamasından sonra temyiz aşamasında da 6 ay ile 3 yıl arasında bekleyebilmektedir. Kaldı ki bu süreler öngörülemez olduğundan dolayı daha kısa veya daha uzun süreçlerden söz edilebilir.


Comments


bottom of page