top of page
Black And White Simple Personal Business Card_edited.jpg

6183 sayılı kanun uyarınca gönderilen ödeme emrine süresi içinde itiraz edilmemesi.

Yazarın fotoğrafı: Av. Nuri BAĞLARSAv. Nuri BAĞLARS

Bu yazıda şirket hisselerinin devredildiği tarihten sonraki bir dönemde, SGK tarafından ödenmeyen prim alacakları sebebiyle, şirketi devreden kişiye 6183 sayılı kanun uyarınca gönderilen ödeme emri ve gönderilen ödeme emrine karşı 15 günlük süre içerisinde ödeme emrinin iptali davası açmayan bir kişinin hukuki durumunu değerlendireceğiz.


TBK’nin 202. Maddesine göre şirketi devreden bir kişinin muaccel şirket borçları sebebiyle 2 yıl boyunca şirket sahibi ile birlikte müteselsil sorumlu olduğu belirtilmiştir. Söz konusu kanun maddesine göre devrin ilan edildiği tarihten sonra gerçekleşen borçlanmalarda devreden kişinin sorumluluğundan bahsedilemez. Bu haliyle devir tarihinden sonra tahakkuk eden SGK prim alacakları sebebiyle şirketi devreden kişiye ödeme emri gönderilmesi hukuka aykırıdır.


6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanununa göre çıkarılan ödeme emrine karşı itiraz süresi 15 gündür. İtirazda görevli mahkeme, kamu alacağı türüne göre farklılık arz ettiği için bu yazımızda SGK tarafından ödenmeyen prim alacakları sebebiyle gönderilen ödeme emri dikkate alınacaktır. SGK tarafından gönderilen ödenmeyen prim alacakları sebebiyle ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde “İş Mahkemesinde” ödeme emrinin iptali davası açılmalıdır.  Diğer konulardaki ödeme emirlerine karşı genellikle vergi mahkemeleri ve idare mahkemeleri görevli olabilmektedir. Vergi ve idare mahkemelerinde açılacak tam yargı veya idari işlemin iptali talepli davalarda idareye başvuru zorunluluğunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ancak iş mahkemesinde açılacak davada idareye başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Buradaki 15 günlük süre hak düşürücü süre olup yargıtay kararlarına göre 15 günlük sürede ödeme emrine itiraz etmeyen borçlunun menfi tespit davası veya istirdat davası açması mümkün değildir. (Örnek karar: Yargıtay 10. HD 2017/1984 E. , 2020/3146 K.)


Bilindiği üzere Yargıtay’ın idari yargı görev alanına giren konularda içtihat yaratması mümkün değildir. Her ne kadar yargıtay kararlarında süresi içinde itiraz edilmeyen ödeme emirlerine karşı menfi tespit veya istirdat davası açılamayacağı belirtilmiş ise de Danıştay’ın aşağıda verdiğimiz kararında, kamu alacağı sebebiyle idareye ödeme yapmak zorunda kalan bir kişinin ödeme tarihinden itibaren uyuşmazlığın türü dikkate alınarak 30 veya 60 günlük süre içerisinde idareye başvurduktan sonra haksız ödeme yapıldığı sebebiyle tam yargı davası açabileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak karada da belirtildiği üzere tam yargı davası açılabilmesi için borcun ödenmesi gerekmektedir. Ödeme emrine itiraz süresi kaçırılmış ve ödenmesi gereken miktarın çok yüksek olması sebebiyle ödeme yapılamadığı durumda tam yargı davası açılması mümkün değildir. (Danıştay 10. Daire 2007/5446 E.  ,  2009/10321 K.)


6183 sayılı kanun kapsamında gönderilen ödeme emrinde bilinmesi gereken diğer bir husus da kanunun 79. Maddesinde düzenlenen Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi konusudur. Söz konusu madde de kuruma borcu olan borçlunun 3. Kişilerdeki alacağının kuruma ödenmesi gerektiği hususu 3. Kişiye bildirilir. Bildirimi alan 3. Kişi, nezdinde borçluya ait herhangi bir hak ve alacağın bulunmadığı durumda “7” gün içinde yazılı olarak kuruma bildirmelidir. Herhangi bir sebeple 7 günlük süre içerisinde yazılı olarak kuruma başvurulamadığı durumda ise 3. Kişi tarafından haciz bildirisinin tebliği tarihinden itibaren “1” yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açılabilecektir.


Tüm bu bilgiler ışığında 1. paragraftaki olayımıza dönecek olursak; SGK’nin prim alacakları sebebiyle gönderdiği ödeme emrine karşı 15 günlük süre içerisinde iş mahkemesinde ödeme emrinin iptali davası açmayan şirketi devreden borçlunun 2 farklı seçeneği vardır.


Birinci seçeneği : Borcu ödedikten sonra 60 gün içinde kuruma başvurması, başvuruya verilen olumsuz cevaba göre idareye başvuru tarihinde duran 60 günlük sürenin kalan kısmı içinde idare mahkemesinde tam yargı davası açabilecektir.


İkinci seçeneği : ödeme emrindeki borcun şirketin devredildiği tarihten sonra tahakkuk ettiği sebebiyle 3. kişi konumunda olduğu iddiasıyla 6183 sayılı kanunun 79. Maddesi kapsamında haciz bildirisinin tebliği tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilecektir. Bu seçenekte borcun ödenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. (Yargıtay 10. HD 2017/1984 E. , 2020/3146 K)



bottom of page